Gerçekçi kuramcılardan Siegfried Kracauer, sinemaya toplumbilimsel açıdan yaklaşan ilk kuramcılardandır. Caligari’den Hitler’e (1947, 2011a) eserinde Weimar dönemi sinemasını incelemiş ve Nazi Partisi iktidara gelmeden önce filmlerde faşist eğilimlerin simgelerinin görülebileceğini dile getirmiştir. Sinemanın toplumu gerçekçi biçimde yansıtması gerektiğini ifade eden Kracauer, fiziksel gerçekliğin sinemada ‘bulunmuş öykü’ (found story) ile yakalanabileceğini belirtmiştir. Bulunmuş öyküde, hayatın doğal akışının yakalanması, belirsizlik gibi unsurlar önem kazanmaktadır. Bulunmuş öykü, sinemada gerçekliğe ulaşmada işlevsel bir biçim olmasına rağmen toplumun gerçekliğini yansıtmada tek başına yeterli değildir. Naziler iktidara gelmeden hemen önceki yılların Berlin’ini belgeleyen, sıradan insanların kendi gündelik yaşamlarını canlandırdığı Bir Pazar Günü (1930, R. Siodmak, E. Ulmer) filmi, Weimar dönemi sineması içerisinde çekim koşulları, belgesel ve kurmaca arasında kurduğu köprü açısından ayrıksı bir yerde dururken, filmde bulunmuş öykü yapısı görülmektedir. Aynı zamanda, Kracauer’in Caligari’den Hitler’e (2011a) kitabında eleştirdiği Weimar dönemi sinemasının ürünü olmasıyla, eleştirel bir okumaya imkân tanımaktadır. Bu çalışmada, bulunmuş öykü yapısını, sinema ve toplum ilişkisi bağlamında incelemek amacıyla Bir Pazar Günü filmi toplumbilimsel yöntemle analiz edilmiştir. Kracauer’in Caligari’den Hitler’e (2011a) kitabında eleştirdiği film, yazarın Film Teorisi (2015) kitabında ideal film biçimi olarak öne sürdüğü bulunmuş öykü yapısını taşısa da, bu yapının toplumun, dönemin gerçeklerini aktarmada tek başına yeterli olmadığı ortaya koyulmuştur.
Siegfried Kracauer, is one of the first theorists who approached cinema from a sociological perspective. In his book From Caligari to Hitler (1947, 2011a), he examined the cinema of the Weimar period and stated that symbols of fascist tendencies can be seen in films before Hitler came to power. Expressing that cinema should reflect society realistically, Kracauer states that physical reality can be captured in cinema with a ‘found story’. Although the found story is a functional form in capturing reality in cinema, it is not sufficient by itself to reflect the reality of society. People on Sunday (1930, R. Siodmak, E. Ulmer), which portrays the daily lives of ordinary people, is in a unique place in terms of shooting conditions, the bridge it builds between documentary and fiction in Weimar cinema era. And also structure of found story can be seen in film. At the same time, it allows for a critical reading as it is a product of the cinema of the Weimar period, which Kracauer criticizes in his book From Caligari to Hitler (2011a). In this article, in order to examine the found story structure and Kracauer’s understanding of realistic cinema in the context of the relationship between cinema and society, the film People on Sunday will be analyzed with the sociological method. As a result, although the film overlaps with the found story structure, it has been seen that it is not sufficient on its own to reflect the period and society.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Eylül 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022Sayı: 8 |
ARTS, CC BY-NC 4.0 ile lisanslanmaktadır
YAYINCI | DERGİ KURULLARI | DİZİNLER | ÜCRET POLİTİKASI | İSTATİSTİKLER | MIAR | SHERPA ROMEO