Although the lineage of the Ottoman dynasty is included in the early history books, the first silsilenâme in the schematic world history style, belongs to the period of Bayezid II (1481-1512). It is possible to say that this species continues its development until the late periods in the Ottoman Empire with this small and non-pictured work. It is observed that during the reign of Süleyman I (1520-66), when the state was transformed into an empire and its political identity evolved, the interest in this species increased and the genealogies diversified. Historians such as Derviş Mehmed bin Ramazan, Yusuf bin Abdullatif and Şerif Şefii, created genealogies in roll and book format in this period. An extraordinary mobility draws attention in this spieces in the late 16th and early 17th centuries. Unlike the examples prepared at the court in the mid-16th century, these genealogies which contain portrait medallions of the sultans were produced in Baghdad, a province of the Ottoman Empire. The main invention of the Baghdad genealogy producers is that they have adopted a model based on vertical lineage rather than horizontal making a radical change in the page design. In addition, the fact that they each have standard design and fiction as if they were from one hand, makes this manuscript group different. For this reason, these works prepared with certain motivation on the same dates should be considered as a whole. Our focus in this study is to examine these works prepared in Baghdad on the basis of illustrated copies in terms of fiction and design and to reveal the differences between previous examples prepared in the Islamic world.
ottoman genealogy genealogic tree miniature islamic painting ottoman manuscripts
Osmanlı hanedanının soyu erken dönem tarih kitapları içerisinde yer almasına karşın, soyağacı tarzında şematik biçimli dünya tarihi tarzındaki ilk silsilenâme II. Bayezid (1481-1512) dönemine tarihlendirilir. Resimsiz ve küçük boyutlu olan bu eserle birlikte bu türün Osmanlılarda geç dönemlere kadar gelişimini sürdürdüğünü söylemek mümkündür. Devletin imparatorluğa dönüştüğü ve politik kimliğinin evrildiği Kanuni döneminde bu türe ilginin arttığı, silsilenâmelerin çeşitlendiği görülmektedir. Derviş Mehmed bin Ramazan, Yusuf bin Abdullatif ve Şerif Şefii gibi tarihçiler gerek rulo gerekse de kitap şeklindeki silsileleri bu dönemde vücuda getirmişlerdir. 16. yüzyıl sonları ile 17. yüzyıl başlarında bu türde sıra dışı bir hareketlilik dikkati çeker. 16 yüzyıl ortalarında sarayda hazırlanan örneklerden farklı olarak sultanların portre madalyonlarını içeren bu silsilenâmeler, Osmanlının bir eyaleti olan Bağdat’ta üretilmiştir. Bağdatlı silsile tasarımcıları bu eserlerde radikal bir değişikliğe giderek yatay yerine dikey soy çizgilerine dayanan bir modeli benimsemiştir. Bunun yanı sıra her biri tek elden çıkmış gibi standart tasarım ve kurguya sahip olmaları bu eser grubunu farklı kılmaktadır. Bu sebeple aynı tarihlerde belirli motivasyonla hazırlanan silsilelerin bir bütün olarak ele alınması gerekmektedir. Bu çalışmada odaklandığımız husus resimli nüshalar temel alınarak Bağdat’ta hazırlanan bu eserleri kurgu ve tasarım açısından incelemek ve İslam dünyasında hazırlanan önceki örnekler arasındaki farklılıkları ortaya koymaktır.
osmanlı silsilesi soyağacı minyatür islam resim sanatı osmanlı el yazmaları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Eylül 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020Sayı: 4 |
ARTS, CC BY-NC 4.0 ile lisanslanmaktadır