Tüm bir kültür tarihi için anahtar bir olgu olarak varlığını zamansal doğrunun başlangıcına yerleştirebilecek bir kavram olan uyarlama, anlamın tekil bir merkezden kaynak bulması ya da diğer bir deyişle anlamın tekil bir gösterene bağlanması anlayışından tözü itibariyle kaçmakta, kategorize edilerek sınıflandırılmaya ve adlandırılmaya direnç göstermektedir. Batı metafiziğinin karşıtlıklara dayalı anlamlandırma pratiklerine dayanan bir perspektifte uyarlama, gerçekliğe ve anlama ilişkin “tekil” merkezi kaydırdığı için orijinalin karşısına yerleştirilerek pejoratif değerlerle kuşatılmaktadır. Ancak Yapısalcılık sonrası anlam incelemelerinde gelinen metinlerarası bağlam ile birlikte uyarlama çalışmalarına ilişkin yönelim, orijinal eser ile kurulan “sadakat” ilişkisini dönüştürmekte ve uyarlama metinleri kaynak eserin vesayetinden kurtarmaktadır. Hiçbir metnin diğeri üzerinde ayrıcalık taşımadığı Metinlerarasılık ekseninde uyarlamalara yaklaşan bu çalışma, uyarlama metinlerin doğasından gelen çoğulluğu yadsımamakta, aksine bu metinsel çoğulluğun yarattığı/dönüştürdüğü anlam katmanlarına dikkat çekmeyi amaçlamaktadır. Bu doğrultuda çalışmada Necati Cumalı’nın 1960 tarihli uzun hikâyesi olan Susuz Yaz ile onun 1963 ve 1973 tarihli aynı isimli film uyarlamaları, içerdikleri diyalojik etkileşimler bağlamında incelenmektedir.
Adaptation, a key concept whose existence can be placed at the beginning of the temporal linearity of the history of culture, defies the understanding which searches the source of meaning in a single centre or connects it to a singular signifier due to its essence, resisting any kind of classification through categorization and definition. Adaptation has been surrounded by pejorative values by being placed against the original since it shifts the “singular” centre related to reality and meaning in a perspective that stems from the signifying praxis of Western metaphysics which relies on binary oppositions. Nevertheless, the tendency of adaptation studies changing under the influence of the intertexual context created by poststructuralism has transformed the relationship based on “loyalty” between the original work and the adaptation, saving the adapted texts from the custody of the original work. This study, which approaches adaptations within the axis of intertextuality in which no text has a privilege over the others, does not disregard the plurality caused by the nature of adapted texts, in contrast, it strives to point out the layers of meaning created/transformed by textual plurality. Accordingly, this study aims to analyze Necati Cumalı’s long story Susuz Yaz (Dry Summer) and its 1963 and 1973 adaptations with the same title in terms of their intrinsic dialogic interactions.
literature adaptation intertextuality diology literature cinema
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları, Radyo-Televizyon |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 23 Ağustos 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |
ARTS, CC BY-NC 4.0 ile lisanslanmaktadır