Bilimkurgu sinemasının bir alt türü olarak karşımıza çıkan ve karanlık- karamsar bir gelecek tasavvuru olarak tanımlanabilecek distopya kavramı, başarılı örneklerini George Orwell, Ray Bradbury ve Aldous Huxley gibi romancıların eserlerinde yer verdiği bir edebi anlatı biçemidir. Sinemadaki distopik anlatı örnekleri ise daha çok edebi eserlerden uyarlanan filmlerden meydana gelmektedir. En bilinen özgün senaryoya sahip distopik filmlerin başında ise Godard’nın Alphaville (1965) adlı yapımı bulunmaktadır. Bu çalışmada sinemada özgün distopik anlatı örnekleri arasında yer alan Alphaville filminin ideolojik yapısı nitel içerik analizi yöntemi ile çözümlenmiştir. Yapılan analizler neticesinde Godard’nın Alphaville’de mevcut sorunları Kapitalizmin bir sonucu olarak gördüğü, film boyunca kapitalizmin sonuçları olarak gördüğü yabancılaşmayı, tektipleştirmeyi, otomatlaşmayı ve yalnızlığa götüren otoriter yönetim anlayışını eleştirdiği ve toplumu manipüle eden, parçalayan yöntemleri ifşa ettiği sonuçlarına ulaşılmıştır. Yarattığı distopik anlatıyla, yaşanan dünyanın giderek distopik bir mekâna dönüşmeye başladığını gösteren Godard, distopik anlatıların alışıldık sonuna uymayarak yapaylığın, sanal gerçekliğin ve parçalanmışlığın aşılabileceğini anlatmıştır. İyiliğe, doğruluğa ve hakikate olan inancın yitirilmemesi gerektiğini dile getirmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Makale |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Şubat 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019Sayı: 1 |
ARTS, CC BY-NC 4.0 ile lisanslanmaktadır